Fil Kadar Küçük

25 Kasım 2016 Cuma

| | | 1 yorum



     Pek çok insanın yaptığı gibi ben de bir çocuk kitabı olduğunu bilmeden aldım ve okumaya başladım. Kahramanları çocuklar olan kitaplara çok aşinayım ve çok da severim.O yüzden yadırgamadım,samimi bir itiraf ;okurken de anlamadım bir çocuk kitabı okuduğumu. Çok keyif aldığım için hikayeden, başlar başlamaz daha ilk sayfalarda çocuklarımla da tanıştırdım Jack'i. Sonra ben okurken sormaya başladılar, "Anne ne oldu? Jack'in  annesi geldi mi ? Jack  gece olunca  korkmuyor mu? " diye. Onlar böyle sorunca dedim ki "Peki o zaman bu kitabı birlikte okumaya ne dersiniz? ". Bayıldılar bu fikre. Üç meraklı kişi ve bir kitap olduğu için,uyumadan önce ben okudum onlara bu kitabı. Gözleri kapandı kimi zaman ama meraktan, "Anne ne olur okumaya devam et." dediler. Onlar dayanamayıp uyuduklarında , işaret koyup uyudukları sayfaya, ben devam ettim okumaya. Elimden bırakamadım çünkü. Sonra ertesi akşam yine onların uyudukları yere dönüp, bir kez daha okudum onlarla birlikte.Onca cümle kurdum  ama daha kitabın adını bile söylemedim. Okuma hallerimiz de kitabın kendisi kadar keyifliydi de o yüzden anlatmak istedim size. Yeterince gevezelik ettiğimize göre gelelim Fil Kadar Küçük'e ve gelelim on bir yaşındaki Jack'in yaşadığı sıra dışı maceraya.




       Jack on bir  yaşında... Annesiyle birlikte yaşıyor.Babası yok. Baba kimdir ben  de çok merak ettim ama hiçbir bilgi yok bununla ilgili. Tüm kitabı  babası bir yerlerden çıkar umuduyla okudum. Hatta bir kişiyi Jack'in babası sanıp  hikayeyi Türk filmi sosuna bile buladım. Ama yok babasız bir çocuk Jack ve babasız bir kitap Fil Kadar Küçük.  Bir annesi var evet. Tabi buna anne denirse. Akli dengesi yerinde olmayan gel git akıllı bir anne.Böyle bir anne  ile yaşayınca gereğinden erken büyümüş Jack. Büyümek zorunda kalmış olmalı. Okuyunca bana hak vereceksiniz.

        Aslında her şey çok güzel başlıyor. Anne oğul kamp yapmak için bir kamp alanına gidiyorlar. Çadırlarını kuruyorlar ve şahane bir tatil onları bekliyorken , Jack sabah kalktığında annesinin arabayı ve kendi çadırını alıp gittiğini görüyor. Alışkın aslında annesinin bu hallerine. Önce sakin sakin güne başlıyor. Her zamanki kaybolmalarından biridir, geri dönecek nasıl olsa diye düşünüyor.Zaman geçiyor ama anne geri gelmiyor. 





        Sabah kalkıp annesini bulamayan , kamp yerinde yalnız başına kalan on bir yaşındaki bir çocuk ne yapar? Büyüklerinden yardım istemesini bekliyorsunuz değil mi bu noktada... Yanıldınız! Annesinin yokluğunu etrafındakilere hissettirmemek  için uğraşıyor. Derdi, yaramazlık olsun diye tek başına özgür takılmak değil, yanlış anlamayın .Jack'in  içinde büyük korkuları ve bu korkuların getirdiği,geçerli sebepleri var böyle davranması için. Onları da anlatmayayım değil mi? Okurken siz de hem bana hem de Jack'e hak vereceksiniz.

        Büyük bir merak duygusu ile  daldığınız   bu macerada sayfalar ilerledikçe başka duygular da eşlik etmeye başlayacak size. Benim kitaptan edinimlerini şayet merak edip okursanız muhtemelen sizde bir  bir edineceksiniz. Ben, biraz çocuklarımla okuduğum bu kitaptan  onların  neler kazandığından bahsetmek istiyorum. Çok da fazla ipucu vermek istemiyorum ki maceranın  tadı  kaçmasın.





        Kitap yirmi beş  bölümden oluşuyor ve her bir bölüm başında fillerle  ilgili keyifli bilgiler var. Aaaa bak o kadar anlattım  ama  Jack'in  filleri çok sevdiğini söylemeyi unuttum. Neyse şimdi söyledim işte. Jack'in fil tutkusu nerelere götürecek onu ...Tamam tamam sustum 😄 Bu bölüm başı bilgileri, çok ilgisini çekti çocuklarımın. Daha ilk sayfalarda Jack ile empati kurdular. Onun yerine korktular, onun yerine üzüldüler. Hatta itiraf etmeliyim ki ondan çok daha fazla yaşadılar bu duyguları. Söz konusu olan annesiz kalmak olunca zaman zaman okurken yataklarından kalkıp sarılmaya geldiler yanıma. İlk başta  oğlum " Oh ne güzel kafana göre birkaç gün.." dedi. Kızım bir kamp yerinde yalnız kalma fikrine hiç sıcak bakmadı. Sonra her ikisi de  Jack'in düştüğü zor durumlarla nasıl başa çıktığını görüp için için acıyıp için için özendiler ona. Sanırım yedikleri yemeğin, uyudukları sıcak ve yumuşak  yatağın, güvenli bir yuvanın, hatta babalı ve anneli bir hayatın kıymetini anladılar sayfalar çevrildikçe. Sık sık "Ben olsaydım." diye başlayan cümleler kurdular bu okuma boyunca.

        Özetle bir kitap aldı bizi şahane bir maceraya sokmakla kalmadı pek çok farkındalık geliştirmemize de vesile oldu. Ha bu arada, okuyup, bitirip yazarı merak edince öğrendim çocuk kitabı olduğunu Fil Kadar Küçük'ün. Çocuklar için böyle şahane şeyler yapan insanlar olması ne güzel. "Çocuk kitabı mı okuyacağım?" demeyin. Ön yargılarınızı bir çocuk saflığı ile bırakın kenara ve okuyun bu kitabı.

       Meslektaşım olmasından da mutluluk duyduğum yazarımız Jennifer Richard Jacobson ile ilgili biraz araştırınca bunları buldum ve sizinle de paylaşmak istedim.Ben bayıldım bu kadına siz de çok seveceksiniz.

       Buradan da yazarımızın facebook hesabına ulaşabilirsiniz.