Bir Hal Var Sende

23 Aralık 2015 Çarşamba

| | |



                    Bir öyküde kaybettiğiniz birini,  hiç beklemediğiniz bir anda başka bir öyküde bulduğunuz, nefis kısa öykülerden oluşmuş yine kendine özgü bir Berna Durmaz kitabı Bir Hal Var Sende... Hayalle gerçeğin ustaca harmanlandığı  bu kısa öyküleri okurken, kendinizi sürekli öykülerin içinde rastladığınız parçalarla bir yapbozu tamamlarken buluyorsunuz. "Bu da neydi şimdi ?" diye bitirdiğiniz bir öyküden sonra ,sayfalar boyu kafanızda soru işaretleri ile okurken, başka bir öyküde "İşte şimdi oldu." diyor ve kendi içinizde sürekli minik akıl oyunları oynuyorsunuz. 



          Ayfer Tunç'u çok sevdiğimi beni tanıyanlar  ve blog takipçilerim bilirler. Okuduğum ikinci kitabından sonra çok net şunu söyleyebilirim ki Berna Durmaz da en az onun kadar usta , en az onun kadar sıra dışı bir kalem.Onun karşımıza çıkardığı karakterler sanki varolamayacak kadar hayal ürünü gibi görünmelerine rağmen tam da hayatımızın içindeler. Çoğunluğu kadınlar, kızlar, ezikler , acı çekenler , unutulmuşlar ...

         Dolaylı anlatımın lezzetli şaşırtmacaları ile örülmüş , hiç olmayacakmış gibi gelen olayların , masalsı bir dille kaleme alınan hikayelerin , aslında ne kadar da gerçeğe yakın ne kadar da hayatımızın içinden kareleri işaret ettiğini anladığınızda, bu öyküleri okumaktan daha da büyük zevk alıyorsunuz. Sanırım Berna Durmaz öykülerinde en çok sevdiğim onun ustaca bir üslupla yaptığı dolaylı anlatım. 

       Kitapta en çok sevdiğim bir diğer şey de öykülerin isimleri. Çoğunluğu kısacık minik dokunuşlar , anlık temaslar gibi öykü isimleri. Göl, Kuş,Taş,Lal,Kum,Göç,Un,Söz... Ağzımıza damlayan bal damlacıkları gibiler. Minik ama yoğun ve lezzetli. 



         
           Kitaplardan bende kalanları size anlatırken pek fazla ipucu vermemeye çalışırım. Siz de okumak isterseniz okumalarınızın keyfi kaçmasın diye. Ama burda içime oturan , dilime dolanan blr cümleden bahsetmeden edemeyeceğim. 
                                            "SESİMİ KUYUYA KAPTIRDIM."
         Üç kelimelik bir cümle bu kadar çok anlam taşır mı içinde ? Içimize attıklarımızı,bilip bilmezden gelmek zorunda kaldıklarımızı ,söylersek ne derler dediklerimizi ,sessiz çığlıklarımızı , içimize içimize haykırışlarımızı ,söylemek isteyip söyleyemediklerimizi ,tüm bunları susa susa seslerimizi kuyulara kaptırmadık mı sahiden de ? Kuyunun dibine düşünce seslerimiz ,sadece ağızlarımız kalınca bize ne işe yarıyoruz ki? Akıl ne işe yarıyor, fikir ne iş görüyor? Görüyoruz , duyuyoruz, düşünüyoruz ama konuşamıyoruz. Hiçbir işe yaramayan sessiz ağızlarımız sadece şahit oldukları karşısında korkmak ya da şaşırmak için açılıyor hepsi bu. O da bi şekilde kapanıyor bir  süre sonra zaten.Vah ki ne vah kuyulara kaptırdığımız seslerimize.

          Veeeee hemen hızlı bir U dönüşü yaparak konudan uzaklaşıyor , iyi varsın üç kelimelik cümlelerle  bile ,bizi üç boyutlu düşüncelere götüren güzel insan,diyerek müsaadenizi istiyorum efendim. Kitapla kalın.  

0 yorum:

Yorum Gönder