Esir Şehrin İnsanları

14 Ocak 2015 Çarşamba

| | | 2 yorum


              Esir Şehrin İnsanları Kemal Tahir'in Esir Şehir üçlemesinin ilk kitabı.
             Abdülhamit'in en zengin vezirlerinden Selim Paşa'nın tek çocuğu olan Kamil Bey ,1. Dünya savaşı patlak vermeden önce ,Osmanlı İmparatorluğu'nun  bu savaşa  asla katılmayacağını öngörerek İspanyol prensi dostunun davetini kabul ederek Kordova'daki şatoya gitmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun  savaşa girdiği haberini burada alır.. Kendisi bu durumda ne yapacağını danışmak için elçiliğe gidince İspanya'da kalarak tercümanlık görevi yapmasının vatan savunması açısından büyük faydası olacağı cevabını almıştır.
      Bu teklif aslında dünyaya bir çocuk getirecek karısı ile kendisini koruma altına almak manasına gelmektedir. Kamil Bey'in onuru zedelense de  bu teklifi kabul eder. Savaşın ve bu durumun uzun sürmeyeceğini düşünmektedir. Ancak hiç umduğu gibi olmaz ve savaş uzun yıllar sürer. Üstelik malumunuz üzre savaşa yanında girilen Almanya savaşı kaybeder ve  Osmanlı İmparatorluğu da yenik sayılır. 
     1. Dünya Savaşı sonrası İngilizler tarafından işgal edilmiş esir şehir İstanbul'a, karısı ve kızı ile birlikte geri döner Kamil Bey yıllar sonra. Ancak son yıllarda alışageldiği lüks yaşantıyı  değiştirmemek için İstanbul'daki mülkler hatta karısının mücevherleri bile satılmıştır. İşgal altındaki şehre döndüklerinde beş parasız kalmışlardır. Bir süre  karısı Nermin Hanım'ın  halasının evinde yaşamaları gerekmektedir. Kamil Bey, bu başkalarının eline bakarak sürdürülecek yaşamı içine sindiremez ve zor da olsa anneannesinden kalma bir köşkü az çok adam eder karısını ve kızını alarak oraya yerleşir. Yaşamak için para kazanmak gerekmektedir ve bir tesadüf sonucu karşılaştığı okul arkadaşı vasıtası ile Kamil Bey için onuruyla para kazanmasına vesile olacak bir iş teklifi yapılır.



          Ne çok şey anlattım değil mi? Aslında hiç huyum değildir. Okuyun  kendiniz görün isterim.Ama inanın buraya kadar anlattıklarım anlatmadıklarımın yanında devede kulak. Tam da yapılan iş teklifi sonrasında Kamil Bey'in hayatı kökten değişecek ve mütareke döneminin aydınlarının silahsız yürüttükleri savaşı, İstanbul'dan Anadolu'da verilen  milli mücadeleye kimlerin nasıl destek olduklarını okuyacaksınız.

      Daha önce Kemal Tahir'in Devlet Ana'sını okuyup sizlerle paylaşmıştım.(Teknik bir hatadan dolayı görsel olarak en rahatsız edici paylaşımımım olduğunu üzülerek bildirmek isterim ) Orada söylediklerimi yine kelimesi kelimesine katılıyorum.Tarih bu şekilde öğretilse , öğretilebilse keşke...Ya da aynı fikrimi bir kez de şu cümlelerle destekleyeyim. Millli mücadele yıllarını tarih kitaplarından okuduysanız  ve çok iyi biliyorsanız bile, o günlere dönüp adeta o yılların İstanbul'unda yaşamak için bu kitabı hatta bu üçlemeyi mutlaka okumalısınız. Ben şimdi izninizle Esir Şehrin Maphusları kitabıma başlamak üzere paylaşımıma burada son veriyorum.

      Eğer vakit ayırıp Devlet Ana yorumumu okuduysanız, yorumun sonunda "En kısa zamanda Esir Şehrin İnsanları alınıp okunacak." yazdığımı da göreceksiniz. Bu vesile ile kendi kendime sizin önünüzde verdiğim bir sözü de yerine getirmiş olmaktan dolayı sonsuz mutluyum efendim....Hoşçakalın, kitapla kalın....



                     Yazarımız Kemal Tahir'i bir kere daha saygı ve rahmetle analım...





          Eser bu kadar muazzam , konu da bu kadar mühim olunca tabi ki yapımcıların  ilgisini çekmiş. Kitabımız aynı adla sekiz bölümlük bir dizi film olmuş. Keyifli seyirler diliyorum sizler için bölüm bölüm paylaştım:)


Esir Şehrin İnsanları Dizi Film...

                                                              1. Bölüm
 
 
2. Bölüm
  
 
3. Bölüm
 
4. Bölüm
 
 
5. Bölüm
 
 
 
6. Bölüm
 
 
 
7. Bölüm
 
 
8. Bölüm
 
 
 
 
 


Şahika ve Feraye

2 Ocak 2015 Cuma

| | | 0 yorum
             

         Öyle güzel öyle keyifli başlamıştı ki ...Uzun zamandır aradığım tarzı ,yazarı ,üslubu buldum diyecektim neredeyse. Ama bi süre sonra, sanki bambaşka biri yazmaya başladı kitabı . Maalesef  hayal kırıklığı oldu benim için. Keşke daha 200'lü sayfalara gelindiğinde tam da tadında bitirseymiş yazarımız kitabı. Böyle uzam uzam uzatıp  ta acıklı Türk filmi moduna sokmasaymış...Sonlara doğru inanılmaz şeyler okudum. Sanki bir ortaokul öğrencisi ödev olarak bir hikaye yazıyormuşçasına amatör ,gereksiz diyaloglar vardı mesela. Üzülüyorum bu cümleleri kurarken çünkü gerçekten çok ama çok iyi başlamış ve çok keyif vermişti başlangıçta ...

      Kısaca anlatmak isterim merak edip okursunuz diye...
      Çanakkale Biga'da bir çiftlik evi...Çiftlikte sözü geçen, lafı dinlenen bir hanım anne. Hacı Nine...Hacı Nine yedi göbek sülale hacı hoca bir aileden geliyor. Oldukça tutucu ve katı. Hacı Nine'nin iki kızı iki oğlu var. Kızları Leman ve Benan evliler. Annelerinin zoru ile evlenmişlerdir ve elbette mutsuzdurlar. Oğullarından  Çakır Ağa Fatma Hanım ile evli. Kızları Feraye ve Şahika ile birlikte çiftlikte yaşıyor. Diğer oğul  Hasan  ipsiz ,sapsız, haylaz, dik başlı, hovarda, başına buyruk bir adam. Ne işler açacak tüm ailenin başına , hep birlikte nefret edeceğimiz gerçek bir  roman karakteri Hasan... Çiftlikte yaşayan başka insanlar da var. Cemal mesela...Hacı Nine'nin erkek kardeşi. Balkan Savaşı'nı yaşamış uzun süre tedavi görmüş, yarım bir adam. Fikir olarak ta ablasının tam zıttı. Üstelik Gülfem'e aşık. Olacak iş mi ? Gülfem kim mi? Gülfem çiftlik kahyası Süleyman Efendi'nin kızı. Cemal ile birbirlerine umutsuzca aşıklar...Süleyman Efendi dürüst, sadık çalıştığı çiftliğe yanlış yapmaktan korkan bir köylü adam. Felçli karısı ve savaşta şehit olmuş iki oğlunun acısına Gülfem'e yaslanarak katlanan acılı bir baba ,acılı bir koca...Çiftlikte bir de ayak işlerini yapan Rum aile var kızları Eleni aklınızda kalsın yeter... ;)

    Anlayacağınız kalabalık bir çiftlik evi. Herkes ayrı telden çalıyorken bile öyle böyle bir düzen tutturulmuş gidiyorken....Tüm bu anlatılanların arka fonunda 1. Dünya Savaşı yaşanmaktadır. Savaş başlamış Osmanlı Devleti de Almanların yanında savaşa girmiştir. Tek tek kınalı kuzular savaşa yollanmış, önce bir iki mektup gelmiş sonra da şehit haberleri arka arkaya...
   Çanakkale Savaşı'nı bire bir yaşatır bize Sinan Akyüz. Siperlerin içinde Koca Seyit 'in yanında gibi hissedersiniz kendinizi bu sayfalarda. Mustafa Kemal başarılarıyla adından söz ettirmeye başlamış halk yavaş yavaş kurtuluş mücadelesi için derinden derinden kımıldanmaya başlamıştır.
    Memlekette hal böyle iken çiftlikte de acayip şeyler olmaktadır. Şahika  babasından rıza alarak gönüllü hemşire olarak cepheye gider. Bu gidiş tüm hayatını değiştirecektir ama nereden bilsin ki Şahika...
    Kör olmayasıca Hasan İstanbul'a gidip gelmelerde bir hayat kadınına sevdalanınca .... Ohoooo bi baktım da şimdi ne çok şey anlattım yine...Biliyorum daha baştan pek kötü şeyler söyledim kitapla ilgili ama dediğim gibi gereksiz yere uzatılmadan dozunda bitirilse imiş  tadından yenmeyecek bir kitap olacakmış ... Yine de ben keyifle okunacak bir yazar tanıdığım için çok mutluyum. Diğer kitaplarını da fırsat buldukça aynı lezzeti bulacağım umudu ile okumak niyetindeyim...E o zaman yazarımızı tanıyalım ve diğer kitaplarına bir göz atalım değil mi ?



kaynak : http://www.ikizanneleri.net

   Sevimli bir ortak payda buldum  ( ikizleri varmış Sinan Bey'in de ) yazarımızla aramda ve bir de bu konu ile alakalı bir röportaja rastladım hatta...
       

        Sizi keyifli bir anlatımla tarihin sayfalarında yolculuğa çıkaracak bu kitabı satın almak için ...