Aziz Bey gençliğinde iki dirhem bir çekirdek gezen, burnu havada, yaptığı her şeyin mutlak doğru olduğunu düşünen bir adamdır. Tesadüfen tambur çalmaya başlamış hatta yine burnunun dikine giderek babasının karşı çıkmasına rağmen dört elle sarılmıştır tambura.Yine bir tesadüf eseri denk gelinen kara gözlerin sahibi Maryam'ın peşine düşerek Beyrut'a gidilmiş. Gel diyenin , "Bana mı sordun da geldin?! " demesi ile,Beyrut sokaklarında bir kedi yavrusu gibi kala kalınmıştır...Ermeni Toros sayesinde Beyrut'ta ayakları üzerinde durmayı başarmışken ,Samatya'nın deniz kokan parke taşlı sokaklarını özleyip, dayanamayıp İstanbul'a dönülmüştür. Döndüğünde bıraktığı gibi bulamamıştır evini...Annesi yoktur, babası da varlığı yokluğundan daha çok can yakıyordur. Yapayalnız bir başına kalır ama yine de kuyruğunu dik tutup kendi doğrularına göre hayatını yaşamaya devam eder. Meyhanelerde tambur çalarak kendince en yüksek yerlere gelir. Ve sonra Vuslat kedi gibi sokulur hayatına. Sonra mı ?Bu kadar yeter , çok bile anlattım...
Özetle güneşten ağır ağır gölgeye çekilir gibi , pek te anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli yüzünden kederlere geçişin hikayesi Aziz Bey Hadisesi (arka kapaktan)
Son uyarı , mutlaka ama mutlaka okuyun bayılacaksınız....
Daha önce okuduğum Ayfer Tunç Kitaplarına göz atmak isterseniz...
Yeşil Peri Gecesi
Kapak Kızı
Suzan Defter
Dünya Ağrısı
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
1 yorum:
Ayfer Tunc yazdiysa eminim cok iyi yazmistir.
Yorum Gönder